BMG-101

İcinde büyük ekran televizyonlarin olduğu ve sadece görüntüyü takip edebildiğiniz barlari bilirsiniz.Gecenlerde onlardan birindeydim ve arkadaşlarimla konuşurken göz öcüyle serbest tırmaniş üzerine bir belgesel izliyordum.Bana göre serbest tırmanış doğaya karşı meydan okumak olsa da , bulaşık makinasını tıka basa doldurup onu çalıştırmayı başarmakta göz ardı edilemiyecek bir şey.Senelerce öğrenci evlerinde kalmış biri olarak anlamadığım şeyler arasında beni en çok meşgul eden ; lavabo ve tezgahta ki bırakılan kirli bulaşıklari makinaya yerleştirmeye üşenenen insanlar oldu.Bütün o ağzına kadar dolu bir makinanın tek bir tablette , tekerleklerin yoldan çıkmadan , kapağın zorlanmadan kapanıyor olmasının nedeninin japonya ile ilgili olduğunu anlamamalarını tuhaf buluyorum.Ayrıca senelerce pratiği olmayan bir eğitimden ve çoğunlukla boş geçen staj deneyimlerinden sonra , hafta da bir olsun böyle bir tecrübeyi ellerinin tersiyle itmeleri Burhan Cacan'a olan genel ilgimi azaltiyor.

Fırsatım olsa , teknik üniversitelere ek giriş sınavı olarak bu uygulamayi koyardım.Sınavın isminide BMG-101 (Bulaşık Makinasına Giriş-101) yapardim ki , öğrenciler sınav ertesi aralarında tartışırken sinavin uzun ismini söylemekle vakit kaybetmesinler.

Kocaman bir alan düşünün , binlerce bulasik makinesi ve onlarin başında daha önce sertifikalarini almış beyaz önlüklü araştırma görevlileri , önlerinde pırlantı gibi çocuklar , arkalarinda aileler , kıpırdayan dudaklar dan okunan dualar ,şıkırdayan tespihler , ağızlarda önceden üflenmiş çikolatalar , ellerde pet şişe sular ve tabi babadan gelen son dakika uyarısı..."Önce çatal bıçağı yerleştir zaman kazanırsın"