Bölüm-6

Arka arkaya içtiği 7 kadeh rakının etkisiyle gevşemişti.Bu yüzden az önce doldurmuş olduğu 8. kadehe henüz dokunmamıştı, Elini çenesinin altına koymuş,gözlerini hafifçe kısmış oturuyordu.Dışarıdan bakan birisinin kolaylıkla “dalmış” diyebileceği bir hali vardı.Oysa o an için düşündüğü hiçbir şey yoktu.

Gözlerini sonuna kadar açtı,derince bir nefes aldı,tekrar kapadı,nefesini tuttu ve içinden 31 e kadar saymaya başladı.31 e gelince bıraktı.Hafifçe esnedi,esnerken eliyle ağzını kapatmayı unutmadı.Elini çektiğinde avucunun içindeki salyaları gördü,yarı açık ağzıyla (bu sırada gözleri tam açıktı) söylendi, ve elini pantolonun üstüne sürerek temizledi.

Aradan ne kadar zaman geçtiğinin farkında değildi ama bir an için kulağı radyodan gelen seslere takıldı.Yabancısı olmadığı tınılardı bunlar.Kim söylüyor acaba diye düşünürken Ümit Besen’in davudi sesi geldi kulağına.Ümit onun en sevdiği sanatçıydı.Bütün kasetlerini daha çıktığı ilk gün almış ve çoktan Ümit Besen Fan Club’e üye olmuştu.Gazeteler de çıkan bir çok röportajını okuduktan sonra onunla arasında pek çok ortak noktanın olduğunu fark ettiğinde,bunları bir liste haline getirip çalışma masasının karşısındaki duvara tam da “you should be working” yazısının yanına Ümit’in bir adet vesikalık fotoğrafıyla beraber yapıştırmıştı.Canı bir şeylere sıkıldığında,üzüldüğünde uzun uzun bu resme bakar derin düşüncelere dalardı.Hayallerinde bir gün onunla düet yapmak vardı.Bu yüzden geceleri herkes uyurken o casio orguyla besteler yapar, rüyasında da bir gün bu besteleri Ümitle beraber okuduğunu görürdü.

Gözlerin içi gülüyordu şarkıyı dinlerken,rakısına uzandı küçük bir yudum aldı,sevinçle ellerini çırptı ağzını şapırdattı.Sonrada radyonun sesini biraz daha açmak gerektiğini düşündü.

Radyo’nun olduğu tarafa doğrudan keskin bir bakış attığı sırada aralarında ki yürüyüş mesafesini göz kararıyla ölçüyordu. Mutfak tezgahının üzerinde duran radyoya ulaşmak için tabureye çıkması gerektiğini farkettiğinde ise,yürüme mesafesini taburenin yüksekliğine kafasından itare edip elde ettiği sonucun delegasyonunu incelemeye çoktan başlamıştı.Sonuçların lehine olmadığını farkettiğinde,"bugün kimse benim moralimi bir kez daha bozamıyacak" dedi.Tekrar büyük bir mücadelenin tam ortasında olduğunu hissetmişti.Bir yandan kendini olumlu düşünmeye zorlarken diğer yandan eğer tabureye çıkarsa,“bu kafayla” oradan düşmenin yüksek bir olasılık içerdiği gerçeğini reddemiyordu.

Yine gerilmişti,çünkü aleyhine olan işlerden nefret ederdi.Ama bir günde de 2 defa kafa üstü düşmeyi göze alamazdı.Makul olması gerektiğinin farkındaydı fakat acelede etmeliydi,şarkı bitte bitecekti.Bu yüzden tartışmaya açık düşüncelerinden sadece bir tanesini hayatında ilk defa aklın süzgecinden geçirmeden,(ki bu deneyimin sonradan onu sürrealizme yönlendirdiğine inanırdı) yerinden kalktı ve radyoya doğru yürümeye başladı.Taburenin önüne geldi.Üstüne çıktı.

Ve….

Hiç yorum yok: